İstanbul Çıkışlı Otobüslü Karadeniz Yaylalar ve Batum Turu (4 Gece Konaklama) (Batum ve Yayla Konaklama)

Gece Yolculuğu
Araç kalkış noktaları ve saatleri:

Siz değerli misafirlerimizi belirtilen noktalardan alıp Karadeniz Turu için gece yolculuğumuza başlıyoruz.

Sabah, Amasya’ya varışımızla birlikte şehir merkezinde uygun bir tesiste alacağımız kahvaltının (ekstra) ardından, Amasya gezimize başlıyoruz. Amasya, gecesi de gündüzü de birbirinden güzel manzaralara sahip olan tarihi bir şehirdir. İlk olarak, dünyanın en büyük mumya müzesi olan Amasya Arkeoloji ve Mumya Müzesi’ni ziyaret ediyoruz. Burada, Arkeoloji, Etnografya, Fosil ve Mumyalar bölümlerini gezip, tarihin derinliklerine iniyoruz. Müzede sergilenen eski çağlardan kalma eserler, Amasya’nın geçmişinin ne kadar köklü ve zengin olduğunu gözler önüne seriyor. Özellikle mumyalar bölümü, Amasya’yı ziyaret edenlere unutulmaz bir deneyim sunuyor.

Sonrasında, Amasya’da şehzadelik yapmış ve Osmanlı’ya padişah olmuş Sultanlarımızdan, Sultan II. Bayezid Külliyesi’ni ziyaret ediyoruz. Külliye, Osmanlı İmparatorluğu'nun ihtişamını yansıtan önemli bir yapıdır. Burada, paratoner olarak kullanılmış çınar ağaçlarını, tarihi şadırvanı, kapı girişlerindeki denge sütunlarını ve külliyenin içindeki camiyi gezerek, Osmanlı döneminin izlerini yakından göreceğiz. Sultan II. Bayezid, sadece bir padişah değil, aynı zamanda bir bilim insanı olarak da tarihe damgasını vurmuş bir isimdir. Külliyenin içinde dolaşırken, onun bu çok yönlü kişiliğini daha iyi anlama fırsatı bulacağız.

Külliye ziyaretimizi tamamladıktan sonra, Yeşilırmak kıyısına iniyoruz. Yeşilırmak boyunca, sıra sıra dizilmiş olan ve “yalı” olarak adlandırılan zarif evleri göreceğiz. Bu evler, şehri güzelleştiren ve ona karakter katan önemli yapılar arasında yer alır. Ayrıca, İran kökenli Pontus krallarının mezarlarının Harşena Dağı'na oyularak tapınak görüntüsü aldığına tanıklık edeceğiz. Şehzadeler Parkı’na gittiğimizde ise, burada Padişah büstleriyle karşılaşacak ve bu tarihi yapının, Amasya’nın geçmişiyle nasıl bir bağ kurduğunu gözlemleyeceğiz. Şehzadeler Parkı’nda yapacağımız yürüyüş, adeta tarihin içinde bir yolculuk gibi olacak.

Amasya’da alınacak öğle yemeği (ekstra) sonrasında, Taşova, Niksar ve Reşadiye üzerinden Korgan Dağları manzarası eşliğinde Şebinkarahisar istikametinden Tamzara Köyü’ne doğru yol alıyoruz. Tamzara Köyü, eski bir Ermeni yerleşkesi olup, günümüzde dokumalarıyla ün yapmış bir köydür. Köyün orijinal dokusu, misafirlerimizi zamanda bir yolculuğa çıkaracak. Burada, köyün sokaklarında yapacağımız keşif, sizlere eski zamanlardan kalan izleri hissedeceğiniz bir deneyim sunacak. Tamzara Köyü’nde vereceğimiz fotoğraf molasının ardından Bektaş Yaylası’ndaki otelimize geçiyoruz.

Sabah Kahvaltısı: Amasya’da uygun bir tesiste alınacaktır. (Ekstra)
Öğle Yemeği: Amasya merkezde alınacaktır. (Ekstra)
Akşam Yemeği: Otelde alınacaktır, tur ücretine dahildir.
Konaklama: Bektaş Yaylası Otelleri
Toplam Güzergah Uzunluğu: 230 KM

Sabah otelde alacağımız kahvaltının ardından, doğanın kalbinde unutulmaz bir keşfe çıkıyoruz. İlk durağımız olan Kuzalan Tabiat Parkı’na ulaşıyoruz. Bu bölge, sadece görsel güzellikleriyle değil, aynı zamanda bölgedeki ilk yerleşimlerin tarihine tanıklık etmesiyle de önemli. Kuzalan Şelalesi, dağ yamaçlarından düşen sularıyla doğanın gücünü gözler önüne sererken, Karadeniz’in doğal yapısının binlerce yıl süren evrimini simgeliyor. Şelalenin etrafındaki orman, bölgenin fauna ve florası hakkında zengin bilgiler sunmakta. Şelaleyi fotoğrafladıktan sonra, Mavi Göl’e doğru yola çıkıyoruz.

Mavi Göl’ün büyüleyici manzarası, her mevsimde farklı bir renge bürünür. Mevsimsel su rengi değişimi, ona mistik bir hava katmakta ve bu eşsiz doğal oluşumun tarihteki yeri oldukça önemlidir. Göl çevresinde yapacağımız yürüyüş ve fotoğraf molalarıyla bu doğa harikasını yakından keşfedeceğiz.

Buradaki keyifli yürüyüşümüzün ardından, rotamızı Göksu Travertenleri’ne çeviriyoruz. Göksu Travertenleri, adeta Pamukkale’nin minyatürü olarak nitelendirilen, bembeyaz kireç taşlarının oluşturduğu teraslar ve şelalelerden oluşuyor. Göksu Deresi’nin kireçli sularının oluşturduğu bu doğal güzellikte vereceğimiz fotoğraf molasında, eşsiz manzaraları ölümsüzleştirme fırsatı bulacaksınız.

Sonrasında, Tomara Şelalesi’ne yöneliyoruz. Bu şelale, adını bölgede yetişen Tomara bitkisinden alır ve yaklaşık 35 metre genişliği ile dikkat çeker. Şelalenin sunduğu görsel şölenin ardından burada öğle yemeğimizi (ekstra) alıyoruz. Yemek sonrası, doğanın sunduğu bu harika atmosferde kısa bir yürüyüş yapabilir, bol bol fotoğraf çekebilirsiniz.

Yemek molamızın ardından, Torul üzerinden Karaca Mağarası’na ulaşıyoruz. Ekstra tur olarak sunulacak olan Karaca Mağarası, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda eski yerleşimlerin tarihine ışık tutan kaya üzerindeki oluşumlarla da dikkat çeker. Karaca Mağarası, solunum hastalıklarına iyi geldiği düşünülen havası ile ünlüdür. Dileyen misafirlerimiz bu büyüleyici mağarayı gezebilirler.

Son olarak Zigana Geçidi üzerinden ilerleyerek Hamsiköy’e ulaşıyoruz. Hamsiköy, yemyeşil doğası ve meşhur sütlacı ile bilinir. Burada vereceğimiz kısa molada, Karadeniz’in en lezzetli sütlaçlarından tadabilir ve muhteşem doğa manzaraları eşliğinde dinlenebilirsiniz.

Gezimizin sonunda, dolu dolu geçen bu güzel günün ardından oteldeki konaklamamıza geçiyoruz

Sabah, otelde geleneksel Karadeniz kahvaltısını takiben, Altındere Milli Parkı’na doğru yola çıkıyoruz. Bu park, bölgenin benzersiz flora ve faunasına ev sahipliği yapmaktadır. Değirmendere Vadisi boyunca ilerlerken, doğanın huzur verici atmosferini hissedecek, bölgenin zengin tarihi ve kültürel dokusuna yakından tanıklık edeceğiz.

Maçka’ya ulaştıktan sonra, Altındere Vadisi boyunca devam ederek, 4. yüzyılda Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından kurulduğu tahmin edilen Sümela Manastırı'na varıyoruz. Kaya yüzeyine inşa edilen bu tarihi manastır, hem dini hem de mimari açıdan büyük bir öneme sahiptir. Sümela Manastırı, dağlar arasındaki konumuyla, doğa ile insanın uyumlu birleşiminin nadir örneklerinden biridir. Manastır, Bizans döneminin en önemli dini merkezlerinden biri olup, freskleriyle ünlüdür. Serbest zamanımızda, bu etkileyici yapının fotoğraflarını çekebilir ve manzaranın büyüsüne kapılabiliriz (Not: Restorasyon nedeniyle içeri girişin mümkün olup olmadığı bilgilendirilecektir).

Manastır gezisini tamamladıktan sonra, Sürmene Çay Fabrikası'na gidiyoruz. Burada, Karadeniz’in ünlü çaylarının üretim sürecini yakından görebileceğiz. Çay, bölgenin en önemli tarım ürünlerinden biridir ve bu fabrikada, taze çayın nasıl işlendiğini gözlemleyerek yerel kültürün bir parçası olacağız.

Ardından, dileyen misafirlerimizle, Sürmene Bıçakları’nı görmek üzere bıçak yapım atölyelerine geçiyoruz. Bu bıçaklar, yıllardır ustalıkla üretilen, Karadeniz’in kültürel mirasının önemli bir parçasıdır. Ustaların geleneksel yöntemlerle bıçakları nasıl işlediğini izlerken, geleneksel el yapımı bıçakları da satın alabilirsiniz.

Sümela Manastırı gezisini sonlandırdıktan sonra, dileyen misafirlerimizle birlikte, Karagöl’e doğru yol alıyoruz (Ekstra). Yolculuk sırasında, organik çay bahçelerinin arasında geçerken, Gürcü kökenli köyler ve Maisur ile Bardnala Şelalesi’ni uzaktan izleyerek Karagöl’e varıyoruz. Karagöl, dağlar arasında gizlenmiş muazzam bir doğal güzellik olup, sakin gölüyle ünlüdür. Burada, göl kıyısında yapacağımız gezintilerle doğanın derinliklerine inmeye fırsat bulacağız.

Bir sonraki durağımız, Sarp sınır kapısı üzerinden Gürcistan’a geçiş yaparak Batum’a doğru ilerlemek olacak. Gonio Köprüsü’nü geçtikten sonra, Batum’a ulaşıyoruz ve ilk olarak Tarihi Orta Camii’yi ziyaret ediyoruz. Bu cami, bölgedeki Osmanlı izlerini taşıyan önemli bir yapıdır. Ardından, Batum’un kalbi sayılabilecek Piazza Meydanı’nda gezintiye çıkıyoruz. Meydanın ortasında, Batum’un simgesi haline gelmiş Piazza Saat Kulesi’ni göreceğiz ve bu tarihi meydanın mimarisinin keyfini çıkaracağız.

Batum’da, Gürcü Ortodoks Kilisesi, Ermeni Kilisesi, Medea Heykeli ve Poseidon Anıtı gibi tarihi yapıları keşfedeceğiz. Batum Limanı’nı gezerek, bu şehrin denizle olan güçlü bağını daha yakından hissedeceğiz. Ali ve Nino Heykeli, Batum’un kültürel kimliğini ve tarihini anlatan önemli bir sanat eseridir; bu heykelin anlamını keşfedecek ve Batum’un modern yüzüne dair derinlemesine bir anlayış kazanacağız.

Akşam, otelimize yerleşmemizin ardından dileyen misafirlerimizle birlikte Batum Gürcü Gecesi etkinliğine katılabiliriz (Ekstra)

Önemli Not: Batum’a geçiş için yeni çipli, fotoğraflı kimlik veya pasaport gerekmektedir. Yurtdışı çıkış harç pulu ücreti (710 TL) misafirlere aittir. Kimlik/pasaport eksikliği veya sorunlarından kaynaklı giriş yapılamaması halinde sorumluluk misafirlere aittir.

Sabah, otelde alacağımız zengin Karadeniz kahvaltısının ardından, gümrük işlemlerimizi tamamlayarak Türkiye’ye geri dönüş yolculuğumuza başlıyoruz. Sarp Sınır Kapısı’nda yapacağımız geçişin ardından, Duty Free alışverişi için serbest zaman veriyoruz. Dünyaca ünlü markaların uygun fiyatlarla satışa sunulduğu bu noktada alışveriş yapabilirsiniz.

Türkiye’ye varışımızın ardından, Karadeniz’in incisi Ayder Yaylası’na doğru yola çıkıyoruz. 1350 metre rakımıyla Karadeniz’in en ünlü yaylalarından biri olan Ayder Yaylası, bölgedeki termal kaynakları ile ünlüdür. Yüksek rakımlı bu yaylada, Karadeniz’in oksijeniyle ciğerlerimizi doldururken, göz alıcı yeşil manzaranın keyfini süreceğiz. Yaylada vereceğimiz serbest zamanda yöresel hediyelikler alabilir veya çevrenin sakinliğini hissederek dinlenebilirsiniz.

Ayder Yaylası'ndan sonra, dileyen misafirlerimizle birlikte Zilkale ve Palovit Şelalesi turuna çıkacağız (Ekstra)
Zilkale, 14. yüzyıldan kalma bir kale olup, hem doğa hem de tarih severler için büyüleyici bir destinasyondur. Kale, Karadeniz’in zirvelerine kurulmuş olup, manzarasıyla ziyaretçilerini adeta büyüler.
Palovit Şelalesi, bölgedeki en yüksek şelalelerden biri olup, muazzam bir doğa harikasıdır. Şelalenin etrafında kısa bir yürüyüş yaparak doğanın ihtişamını yakalayacağız.

Sonrasında, Çeçeva Çay Bahçeleri’ne doğru yol alıyoruz (Ekstra). Karadeniz’in çay üretim merkezlerinden biri olan bu bölgede, çayın yetiştirilmesinden toplanmasına kadar olan süreci gözlemleyebiliriz. Çay tarlaları arasındaki manzara fotoğraflamaya değerdir. Burada ayrıca taze çay içme fırsatı da bulunacaktır.

Çeçeva Köyü ziyaretinin ardından, Rize Bezi Atölyesi’ne gidiyoruz. Burada, ünlü Rize Bezi’nin dokuma sürecini ve geleneksel Türk el sanatlarını keşfedeceğiz. Yüzyıllardır süregelen bu el dokuma geleneği, Karadeniz’in kültürel mirasının önemli bir parçasıdır.

Rize Bezi atölyesinden sonra, Trabzon’un eşsiz güzelliklerinden biri olan Ayasofya Camii’ne doğru yola çıkıyoruz.
Trabzon Ayasofya Camii, 13. yüzyılda, Bizans İmparatoru III. Aleksios tarafından kilise olarak inşa edilmiş, Osmanlı döneminde camiye dönüştürülmüş, hem Bizans hem de Osmanlı dönemlerinin izlerini taşıyan muhteşem bir yapıdır.
Yapının içinde bulunan freskler, İsa'nın hayatından sahneler ve dini figürlerle süslüdür. Özellikle 13. yüzyıl Bizans sanatının izlerini taşıyan freskler, yapı içerisinde gezdiğiniz her anı büyüleyici kılar. 1461’de Trabzon'un Osmanlı topraklarına katılmasının ardından camiye dönüştürülen bu yapı, bugüne kadar hem dini hem de kültürel anlamda büyük bir öneme sahip olmuştur.

Trabzon Ayasofya Camii, hem Bizans hem de Osmanlı kültürlerinin izlerini bir arada görebileceğiniz, sanatsal ve manevi açıdan önemli bir duraktır. Ayasofya ziyaretimizin ardından, konaklama ve akşam yemeği için Trabzon’daki otelimize geçiyoruz.
 

Sabah, otelde zengin Karadeniz kahvaltısını takiben Türkiye’ye dönüş yolculuğumuza başlıyoruz. İlk durağımız Gümüş Atölyesi olacak. Burada, Karadeniz’in el işçiliği mirasını ve gümüş sanatını yakından tanıyacağız. Özellikle Kazaziye, Trabzon Hasır Bileziği ve diğer geleneksel gümüş işçiliği örneklerini inceleyebilir, dileyen misafirlerimiz el emeği ürünlerden alışveriş yapabilirler. Ayrıca, burada Karadeniz yaylalarına özgü bal, tereyağı, mısır unu ve fındık gibi yöresel ürünlerden satın alabileceğimiz serbest zamanımız olacak.

Sonrasında Soğuksu Tepesi’ne hareket ederek Atatürk Köşkü’nü ziyaret ediyoruz. Art Nouveau mimarisiyle dikkat çeken köşk, Mustafa Kemal Atatürk’ün Trabzon ziyaretlerinde kaldığı tarihi bir yapıdır. İç dekorasyonu ve eşyalarıyla dönemin sanat anlayışını yansıtan köşk, Atatürk’ün Türk milletine bıraktığı değerli miraslardan biridir.

Ziyaretimizin ardından, Ordu şehrine doğru yolculuğumuza devam ediyoruz. Ordu’da isteyen misafirlerimiz teleferik ile Boztepe’ye çıkabilirler (Ekstra). Boztepe’den Karadeniz’in muhteşem manzarasını kuşbakışı izleyebilir, bol bol fotoğraf çekebilirsiniz. Buradaki serbest zamanın ardından, Samsun’a doğru yola çıkıyoruz.

Samsun, Türk Kurtuluş Savaşı’nın başladığı şehir olarak tarihî bir öneme sahiptir. Burada önce Atatürk Anıtı’nı ziyaret ediyoruz. Ardından Bandırma Vapuru Müzesi’ne geçiyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıktığı ve bağımsızlık mücadelesinin başladığı bu simgesel gemiyi gezerek, Cumhuriyet’in doğuşunun izlerini daha yakından hissediyoruz.

Samsun ziyaretimizin ardından, İstanbul’a dönüş yolculuğumuza başlıyoruz. Başka Go-Turkey turlarında görüşmek dileğiyle, siz değerli misafirlerimizle vedalaşıyoruz.