Adana Çıkışlı Uçaklı Karadeniz Batum Tiflis Van Havzası Turu (6 Gece Konaklama)

Sabah saatlerinde bölgeye varışımızın ardından, kahvaltımızı alacağımız noktada güne enerjik bir başlangıç yapıyoruz. Ardından, Van’ın en önemli simgelerinden biri olan Van Kalesi’ni ziyaret etmek üzere yolculuğumuza başlıyoruz. Urartu Krallığı dönemine ait bu kale, milattan önce 9. yüzyıla kadar uzanan bir tarihe sahiptir ve bölgenin savunma yapılarından biri olarak öne çıkar. Kale surları ve zirvesinden hem Van şehrinin muazzam manzarasını hem de tarihi atmosferini derinlemesine hissedebileceğiz. Rehberimiz, kalenin tarihi hakkında bilgi verirken, bu eşsiz yapının geçtiği evreleri bizlere anlatacak.

Van Kalesi ziyaretimizin ardından, Van Gölü üzerinde yapacağımız tekne yolculuğuna başlıyoruz. Yarım saat sürecek bu yolculuğun sonunda, göz alıcı doğal güzellikleriyle tanınan Akdamar Adası’na varıyoruz. Akdamar Adası’nda ekstra olarak tekne turu yapma imkânı da olacak. Bu ekstra tekne turu ile adanın etrafındaki güzellikleri daha yakından görebileceksiniz. Ardından, adada bulunan Akdamar Kilisesi’ni keşfe çıkıyoruz. Ermeni Kralı Gagik’in emriyle inşa edilen bu kilise, taş işçiliği ve dini sahneleriyle dikkat çeker. Kilisenin duvarlarında yer alan İncil hikâyeleri ve halk yaşamını anlatan heykellerin hikayelerini rehberimizden dinlerken, Akdamar Kilisesi’nin inşa süreci ve bu eşsiz yapının tarihindeki önemli anlar hakkında bilgi sahibi olacağız. Ayrıca, burada kavuşamayan aşıkların hüzünlü hikâyesine tanıklık ederken, Van Gölü'nün etrafındaki mistik atmosferi derinden hissedeceğiz. Akdamar Adası’ndan ayrıldıktan sonra, Van Gölü kıyısında öğle yemeğimizi almak üzere bir restorana geçiyoruz. Bu lezzetli molada, Van’a özgü tatlar bizleri bekliyor. Özellikle inci kefali, Van Gölü’nün derin sularında yaşayan ve bölge mutfağında kendine has bir yer edinmiş bir lezzet. Dileyen misafirlerimiz, bu nadir balığın tadına bakarak unutulmaz bir gastronomik deneyim yaşayabilirler.

Öğle yemeğimizin ardından, bölgenin el sanatlarını keşfetmek üzere bir atölye ziyaretine geçiyoruz. Burada, Urartu dönemine dayanan ve Savat Gümüş işçiliğiyle üretilen takı ve süs eşyalarının nasıl yapıldığını öğreniyoruz. Bu özel zanaat, ince işçilik ve detaylarıyla sanata dönüştürülüyor. Atölyede, hem bu geleneksel işçiliğin nasıl yapıldığını izleyip hem de bölgeye özgü gümüş ürünlerden satın alabileceğimiz bir fırsat buluyoruz.

Son olarak, Van turumuzu tamamlayarak otelimize dönüş yapıyoruz. Bu yoğun ve keyifli günün ardından dinlenmek üzere odalarımıza çekiliyor, bölgede geçirdiğimiz unutulmaz anları içimizde taşıyarak günü sonandırıyoruz.

Sabah otelimizde alacağımız kahvaltının ardından, gezimizin ilk durağı olan Muradiye Şelalesi’ne doğru yola çıkıyoruz. Van Gölü’nün kuzeyinde, Bendimahi Çayı üzerinde yer alan bu doğa harikası şelale, yaklaşık 50 metre genişliği ve 18 metre yüksekliğiyle büyüleyici bir manzara sunar. Özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında artan su debisiyle daha da görkemli bir hale bürünen şelale, fotoğraf tutkunları için eşsiz kareler yakalama fırsatı sunar. Çevresinde bulunan asma köprüden şelalenin farklı açılardan muhteşem görüntülerini izleyebilir, serin havasında doğayla iç içe huzurlu anlar geçirebiliriz. Rehberimizden bölgenin doğal yapısı ve Muradiye Şelalesi'nin oluşumu hakkında detaylı bilgiler alarak, bu güzel noktada kısa bir mola vereceğiz. Sonraki durağımız İshakpaşa Sarayı’na doğru yol alıyoruz. 220 yıllık geçmişiyle Doğu Anadolu’nun en önemli simgelerinden biri haline gelmiş olan bu saray, ihtişamı ve tarihî dokusuyla ziyaretçilerini büyüler. 116 odası ve her köşesinde eşsiz taş işçiliğiyle öne çıkan anıtsal kapılarıyla dikkat çeker. Yapıldığı günden bu yana pek çok kültür ve medeniyete ev sahipliği yapmış olan İshakpaşa Sarayı, mimari açıdan da Osmanlı, Selçuklu ve İran etkilerini bir arada barındıran nadir yapılarındandır. Rehberimiz eşliğinde sarayın tarihini öğrenirken, sarayın zengin süslemelerini ve eşsiz mimarisini keşfetme fırsatını bulacağız.

İshakpaşa Sarayı gezimizi tamamladıktan sonra, Doğu’nun Çukurovası olarak adlandırılan Iğdır’a doğru yola çıkıyoruz. Yüksek dağların arasında yer alan bu ova, çevresindeki dağların koruyucu etkisiyle daha ılıman ve yumuşak bir iklime sahiptir. Iğdır Ovası, bu iklimin sunduğu avantajlarla, her türlü meyve, sebze ve hatta pamuk yetiştirilen verimli topraklara sahiptir. Burada geçireceğimiz zaman boyunca, bölgenin tarımsal zenginliklerini gözlemleme fırsatını bulacak, ova hakkında rehberimizden bilgi alacağız. Sonraki durağımız, Orta Çağ döneminin en önemli yerleşim yerlerinden biri olan Ani Harabeleri olacak. Türkiye-Ermenistan sınırında yer alan bu tarihi antik kent, İpek Yolu’nun Kafkaslar’dan Anadolu’ya ilk giriş noktasında yer almakta olup, tarih boyunca büyük bir ticaret merkezi olmuştur. Ani Harabeleri’ne hareket ediyoruz ve burada, bölgenin tarihini keşfederken, eşsiz mimari yapıları gözler önüne serilecek. Ani Katedrali, Surp Pirgiç Kilisesi (Keveli Kilise), Surp Kirkor Kilisesi (Tigran Honents Kilisesi), Ebul Muhammeran Camii ve Sultan Sarayı gibi tarihi yapıları gezerken, her bir yapının kendine özgü mimarisi ve tarihi önemi hakkında rehberimizden derinlemesine bilgiler alacağız. Ayrıca, Anadolu’nun ilk Türk camisinden biri olan Ebu’l Manucehr Camii’si, İpekyolu Köprüsü gibi önemli yapıları da ziyaret edeceğiz. Ani Harabeleri, geçmişin izlerini taşıyan harabe yapıları, surları ve kapılarıyla bizlere adeta bir zaman yolculuğu yaptıracak. Bu tarihi kenti keşfettikten sonra, Kars Merkez’de bulunan otelimize doğru hareket ediyoruz. Geceyi otelimizde geçirecek ve dinlenme fırsatı bulacağız.

Dileyen misafirlerimiz, akşam yemeği sonrasında Kars kültürünün önemli bir parçası olan Kafkas Gecesi etkinliğine katılabilirler. Bu özel gecede, Kafkas kültürüne ait müzik ve danslar eşliğinde, bölgenin geleneksel eğlencelerini yaşayacağız. (Ekstra)

Sabah otelimizde alacağımız kahvaltının ardından, otelimizden ayrılarak bölgenin önemli el sanatlarından biri olan İran Halıları ile tanışıyoruz. Bölgeye özgü bu halılar, sadece birer süs eşyası değil, aynı zamanda tarihî ve kültürel bir mirastır. Ziyaretimiz sırasında, geleneksel halı dokuma atölyelerini gezerek ustaların sabırla ve incelikle işlediği desenleri yakından gözlemleyeceğiz. Rehberimiz, halıların kökeni, motiflerinin anlamı ve dokuma teknikleri hakkında detaylı bilgiler aktarırken, dileyen misafirlerimiz bu sanat eserlerinden satın alarak anılarını ölümsüzleştirebilirler.

Sonrasında, Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı’na doğru ilerliyoruz. 5137 metreye ulaşan yüksekliğiyle Ağrı Dağı, hem doğal bir simge hem de efsanelere konu olan büyüleyici bir zirvedir. Nuh’un Gemisi’nin burada karaya oturduğuna dair anlatılar, dağın tarihî ve mitolojik önemini artırmaktadır. Dağ manzarası karşısında vereceğimiz fotoğraf molası, bu muhteşem doğa harikasını ölümsüzleştirmenizi sağlayacak.

Ardından, Posof üzerinden gümrük işlemlerimizi tamamlayarak Borjomi’ye doğru yola çıkıyoruz. Gürcistan’ın dünyaca ünlü doğal kaplıcaları ve yemyeşil doğasıyla bilinen bu bölgesinde, termal suların şifalı etkilerini keşfedeceğiz. Borjomi’nin eski Sovyet döneminden kalma kaplıcaları ve çevresindeki doğa parkları, bölgenin eşsiz güzelliğini gözler önüne seriyor. Burada kısa bir mola vererek, Borjomi’nin ünlü mineralli suyunu tadabilir, tarihi yapıları keşfedebiliriz.

Sonraki durağımız Gori olacaktır. Gürcistan’ın en önemli tarihî şehirlerinden biri olan Gori, ünlü lider Josef Stalin’in doğduğu yer olmasıyla dikkat çeker. Stalin Müzesi’ni ziyaret ederek, Sovyet dönemine dair önemli bilgiler edinecek, müzenin sergi alanlarında yer alan kişisel eşyalarını, belgeleri ve döneme ait eserleri inceleme fırsatı bulacağız.

Tiflis’e varışımızın ardından, akşam yemeğimizi Lado Asatiani Caddesi'nde alıyoruz. Şehrin kültürel ve sosyal hayatının merkezi olan bu cadde, geleneksel Gürcü mutfağını deneyimleyebileceğimiz restoranları ve kafeleriyle öne çıkmaktadır. Gürcü mutfağının en ünlü tatlarından Haçapuri, Hinkali ve Saperavi şarabı gibi lezzetleri tadarken, Tiflis’in tarihî ve modern yüzünü bir arada keşfetme fırsatı bulacağız.

Yemeğin ardından, Tiflis’in büyüleyici gece hayatını keşfetmek isteyen misafirlerimiz için serbest zaman sunulacaktır. Bu keyifli akşamda, şehrin ışıl ışıl atmosferinde yürüyüş yapabilir, geleneksel müzik dinletilerine katılabilir ya da tarihi yapılar eşliğinde kentin dokusunu daha yakından hissedebiliriz.

Sabah otelde alacağımız kahvaltının ardından, Gürcistan’ın en etkileyici mimari yapılarından biri olan St. Trinity (Sameba) Katedrali’ni ziyaret ederek güne başlıyoruz. Avlabari semtinde yer alan ve Kafkasya’nın en büyük dini yapısı olarak kabul edilen bu görkemli katedral, 15 bin kişilik kapasitesi ile Ortodoks dünyasının en büyük ibadethanelerinden biridir. Katedral gezimizin ardından, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış Asya’nın en eski şehirlerinden biri olan Tiflis’in tarihi dokusunu keşfetmek üzere Eski Tiflis (Old Tbilisi) bölgesine iniyoruz.

Rehberimiz eşliğinde gerçekleştireceğimiz şehir turunda, Gürcistan’ın kaplıca kültürünün merkezi olarak bilinen Sülfür Hamamları, Tiflis’in en yüksek noktasında yer alan ve şehri adeta bir kartal yuvası gibi kuşbakışı gören Narikala Kalesi, tarihi dokusuyla büyüleyen Metekhi Kilisesi ve şehrin kurucusu Kral Vakhtang Gorgasali’nin etkileyici heykelini panoramik olarak görüyoruz. Ardından, modern ve geleneksel mimarinin birleştiği Haydar Aliyev Parkı, Gürcistan’daki tek cami olan Juma Camisi, şehrin ortasında saklı bir cennet gibi yükselen Tiflis Şelalesi, mistik atmosferiyle dikkat çeken Yer Altı Çarşısı ve hareketli Tiflis Meydanı gibi önemli noktaları ziyaret ederek şehrin ruhunu yakından hissediyoruz.

Turumuzun ardından, 19. yüzyıldan kalma Çarlık dönemi mimarisinin en güzel örneklerine ev sahipliği yapan ve halk arasında "Türk Sokağı" olarak da bilinen Agmashenebeli Caddesi’ne gidiyoruz. Burada verilecek serbest zaman içerisinde, bölgenin şık kafelerinde dinlenebilir ya da tarihi binalar arasında keyifli bir yürüyüş yapabilirsiniz. Caddede vereceğimiz öğle yemeği molasında (ekstra), Gürcü mutfağının aperatif lezzetlerini deneyimleme fırsatı bulacağız.

Daha sonra, sanat ve antika tutkunları için vazgeçilmez bir durak olan Vernisaj Pazarı’na yöneliyoruz. El yapımı sanat eserleri, geleneksel Gürcü porselenleri ve Sovyetler döneminden kalma koleksiyonluk eşyalarla dolu bu pazar, geçmişin izlerini günümüze taşıyor. Buradaki gezimizin ardından, modern mimarinin en dikkat çekici yapılarından biri olan Barış Köprüsü’nü ve Gürcistan’ın ikonik yapılarından Mantar Bina’yı panoramik olarak gördükten sonra, şehrin en önemli caddelerinden biri olan Rustaveli Caddesi’ne geçiyoruz.

Rustaveli Caddesi boyunca, Sovyet döneminin anıtsal yapılarından Gürcistan Parlamentosu, Posta Binası, Opera ve Filarmoni Binaları’nı görerek şehrin siyasi ve sanatsal geçmişi hakkında bilgi ediniyoruz. Son olarak, Tiflis’in simgelerinden biri olan St. George’un Altın Heykeli’nin yer aldığı Özgürlük Meydanı’na ulaşıyoruz. Burada kısa bir fotoğraf molası vererek, bu tarihi noktanın atmosferini hissediyoruz.

Turumuzun ardından otelimize dönerek dinlenme molası veriyoruz. Akşam saatlerinde, belirlenen saatte lobide buluşarak Kafkas kültürünün en eğlenceli yönlerinden birini deneyimlemek üzere Kafkas Gecesi konseptinde düzenlenecek akşam yemeği (ekstra) için yerel bir restorana geçiyoruz. Canlı müzik ve geleneksel Gürcü dansları eşliğinde unutulmaz bir gece geçireceğiz. Yemek sonrasında dileyen misafirlerimizle, şehrin en popüler eğlence alanlarından biri olan Sheriden Sokağı’na giderek, geceyi hareketli kafelerde noktalıyoruz.

Bugün boyunca Tiflis’in tarihi ve kültürel mirasını keşfederken, aynı zamanda şehrin modern ve hareketli yaşamını da deneyimleme fırsatı bulacağız. Konaklama otelimizde.

Sabah kahvaltısının ardından, günümüze kadar ulaşan tarihi izlerin derinliklerine yol alıyoruz. İlk olarak, Roma dönemine ait Gonio-Apsaros Kalesi'ni panoramik olarak göreceğiz. Bu kale, hem Roma hem de Osmanlı dönemlerinde stratejik bir öneme sahipti ve bugün, Bizans, Roma ve Osmanlı'nın izlerini taşıyan büyüleyici bir yapıdır. Ayrıca, burada bulunan ve Hz. İsa'nın on iki havarisinden biri olarak bilinen St. Mathias’ın mezarını ziyaret edeceğiz. St. Mathias’ın mezarı, Batum’un dini ve tarihî zenginliğini simgeleyen önemli bir nokta olarak karşımıza çıkmaktadır.

Batum’a doğru ilerlerken, Batum’un eşsiz manzaralarını ve tarihi dokusunu keşfetmek üzere otelimize varıyoruz. Burada dileyen misafirlerimiz otel aktivitelerinden faydalanabilir ya da Batum’un dinamik gece hayatını keşfetmek için serbest zamanlarını değerlendirebilirler. Şehirdeki casino’lar ve çeşitli eğlence seçenekleri, keyifli bir gece geçirmek isteyenler için cazip alternatifler sunmaktadır. İçinde bulunduğumuz Batum’a dair önemli izleri ve simgeleri gezimiz boyunca keşfedeceğiz. İlk olarak Batum Limanı’na uğrayacağız; bu liman, Antik çağlardan günümüze gelen ve Karadeniz’in kuzeydoğusundaki en eski limanlardan biridir. Sonrasında, Osmanlı döneminden kalma Orta Cami’yi ziyaret ediyoruz. Orta Cami, Batum’un Osmanlı geçmişine ışık tutan önemli bir yapıdır. Ardından, şehre adını veren Batum Saat Kulesi’ni göreceğiz. Saat Kulesi, 1887’de inşa edilmiş olup Batum’un simgelerinden biridir. Piazza Meydanı'nda gezimize devam edeceğiz. Meydan, Batum’un en güzel yerlerinden biri olup, çevresindeki binalar ve heykelleriyle şehre zarif bir dokunuş katar. Burada, Yunan mitolojisinden tanıdığımız Medea Heykeli’ni de yakından görebileceğiz. Ayrıca, Avrupa Meydanı ve Hükümet Binası ile Batum’un kamu binalarının tarihi mimarisini keşfedeceğiz.

Batum’daki gezimizde, Poseidon Heykeli ve Tiyatro Binası’nı da ziyaret edeceğiz. Poseidon Heykeli, Batum’un denizle olan tarihî bağlarını simgelerken, Tiyatro Binası da şehrin kültürel mirasını yansıtır. Bir diğer önemli nokta ise Alfabe Kulesi. Bu kule, Gürcistan’ın zengin dil ve kültür geçmişini simgeleyen önemli bir yapıdır. Son olarak, Batum’a özgü Ali-Nino Heykeli’ni göreceğiz. Bu heykel, Batum’un insanlarını ve kültürünü yansıtan modern bir sanat eseridir. Tüm bu geziler sırasında, Batum’un eski Sovyet dönemine ait izlerini günümüz modern yapılarıyla karşılaştırma fırsatı bulacağız. Batum’un geçmişin soğuk yüzünden bugünkü sıcak ve canlı yüzüne olan dönüşümünü gözlemleyeceğiz. Verilen serbest zamanın ardından, gezimizin sonuna geliyoruz ve otelimize dönüyoruz. Konaklamamız otelimizde gerçekleşecektir. Batum otelimiz oda kahvaltı konseptindedir, dileyen misafirlerimiz ile Batum Gece Turu'na katılıyoruz.

Sabah otelimizde alacağımız kahvaltının ardından, Batum’a veda ediyor ve gümrükten geçerek Türkiye’ye giriş yapıyoruz. Türkiye’ye girişimizle birlikte, Duty Free'de alışveriş yapma imkânı sunulacak; isteyen misafirlerimiz burada alışverişlerini yapabilecekler.

Türk topraklarına adım attıktan sonra, ilk durağımız olan dileyen misafirlerimizle Karagöl’e doğru yola çıkıyoruz. (Ekstra) Karadeniz’i Doğu Anadolu’ya bağlayan etkileyici tünel yolunu takip ederken, Klaskur Vadisi'ndeki organik çay bahçeleri ve Gürcü kökenli köyleri göreceğiz. Bu köyler, bölgenin zengin kültürünü ve geleneklerini yansıtan özgün yapılarıyla dikkat çeker. Bu köylerin dar sokaklarında dolaşırken, Gürcülerin geleneksel yaşam tarzlarına tanıklık edebilirsiniz. Yolda ilerlerken, aynı zamanda Maisur Şelalesi’ni uzaktan izleme fırsatı bulacak ve Bardnala Şelalesi’nin yanından geçerek doğanın içinde kaybolmuş bir cennet olan Karagöl’e varacağız. Karagöl, dağların arasında gizli kalmış bir heyelan gölüdür ve etrafı yemyeşil ormanlarla çevrilidir. Gölün etrafındaki doğa manzarasında serbest zaman verilecek; bu huzurlu ortamda fotoğraflar çekebilir ve derin bir nefes alabilirsiniz.

Karagöl turunun ardından, bölgenin el sanatlarıyla ünlü olan Rize Bezi Atölyesi'ni ziyaret edeceğiz. Burada, Rize'nin meşhur dokuma geleneklerini görebilir ve el emeğiyle yapılan bezleri inceleyebilirsiniz. Ziyaretimiz sırasında, Rize Bezi’nin üretimi hakkında bilgi alarak, bu eşsiz geleneksel sanatın nasıl hayat bulduğunu öğrenebilirsiniz.

Gezimizi tamamladıktan sonra, Ayder Yaylası’na doğru yola çıkıyoruz. Ayder Yaylası, Karadeniz'in en bilinen ve en gözde yaylalarından biridir. Yolculuk sırasında, Gelintülü Şelalesi’ni görüp, bu doğal güzelliğin eşsiz manzarasında fotoğraflar çekiyoruz. Ayder Yaylası'na vardığımızda, yaylanın serin havası eşliğinde huzurlu bir yürüyüş yapabilir veya yaylanın muazzam manzarasına karşı bir kahve içerek rahatlayabilirsiniz. Yaylada geçireceğimiz serbest zamanda, doğanın ve yeşilin içinde kaybolarak, zamanın nasıl geçtiğini anlamayacağınız kadar huzurlu bir atmosferde dinlenebilirsiniz.

Zilkale'yi ve Palovit Şelalesi’ni içeren ekstra turumuzla, tarihi ve doğal zenginlikleri birleştiriyoruz. Zilkale, Karadeniz'in en göz alıcı kale yapılarından biri olup, yüksek dağların zirvesinde kurulu tarihi bir mekandır. Kale, çevresindeki vadilere hâkim manzarasıyla büyüleyici bir görsel şölen sunmaktadır. Zilkale’nin tarihini keşfederken, bölgenin geçmişine dair ipuçları bulacaksınız. Sonrasında, Palovit Şelalesi’ne geçerek, bu görkemli doğa harikasının ferahlatıcı etkisinden faydalanacağız. Şelale çevresindeki yeşil alanlarda doğayla iç içe, unutulmaz bir deneyim yaşayabilirsiniz.

Bu ziyaret, Karadeniz’in kalbinde, doğanın ve kültürün birleştiği bir deneyim sunarak, unutulmaz anılar biriktirmenizi sağlayacaktır. Son olarak, konaklamamız için Ayder Yaylası'nda bulunan otelimize yerleşiyoruz. Yaylanın benzersiz doğası içinde, rahat ve huzurlu bir gece geçireceğiz.

Sabah otelimizde alacağımız kahvaltının ardından, turumuzun ilk durağı olarak Çeçeva Çay Bahçeleri'ne doğru yol alıyoruz. Bu muazzam doğa harikası, Karadeniz'in ünlü çay tarımının yapıldığı verimli topraklar üzerinde yer alıyor. Burada, yeşilin her tonunun hakim olduğu çay bahçelerinde dolaşırken, yerel çay üretimi hakkında bilgi alacak ve taze çayın tadını çıkarma fırsatını bulacağız. Çeçeva Çay Bahçeleri, Karadeniz’in doğasıyla iç içe bir deneyim sunarak, bu bölgenin en önemli tarım kültürlerinden birine tanıklık etmemizi sağlayacak.

Sonrasında, Sümela Manastırı'na doğru yol alıyoruz. Trabzon’un Maçka ilçesinde, sarp bir kayalığa inşa edilmiş olan Sümela Manastırı, Bizans döneminin en önemli dini yapılarından biridir. Tarihi 4. yüzyıla kadar dayanan manastır, etkileyici mimarisi ve mistik atmosferiyle ziyaretçilerini büyüler. Kayaların arasına yerleşmiş olan bu manastır, hem dini hem de tarihi açıdan büyük bir öneme sahiptir. Manastırın içinde yer alan freskler, dönemin sanatı hakkında bilgi verirken, yüksek kayalıklar arasındaki konumu, ziyaretçilere görsel bir şölen sunuyor. Sümela Manastırı'nın huzurlu ve tarihi atmosferinde serbest zaman verildikten sonra, bu etkileyici yapıyı ve çevresini keşfetmiş olacağız.

Tüm bu güzel ziyaretlerin ardından, dönüş yolculuğumuza başlıyoruz ve Trabzon Havalimanı'na doğru hareket ediyoruz. Karadeniz’in mistik havası ve tarihi zenginliklerini keşfettiğimiz bu muhteşem turumuzun sonuna gelirken, bir sonraki turumuzda buluşmak dileğiyle, siz değerli yolcularımızla vedalaşıyoruz.

Pegasus Havayolları İle Uçuş Bilgileri

Gidiş: Çukurova Havalimanı (COV) Van Havalimanı (VAN)

11:00 12:25 

Dönüş : Trabzon Havalimanı (TZX) - Çukurova Havalimanı (COV)

15:40 17:05